Aslı Nur Akaydın
Şempanzelerdeki beyin yapısı ve kişilik arasındaki ilişki ruhsal hastalıkların açıklanmasında yardımcı olabilir
Şempanzeler yaşamakta olan en yakın akrabalarımız. Bizim gibi onlar da inanılmaz şekilde zekiler, hayat boyu süren karmaşık kişiliklere sahipler ve hatta bencilce kazançlar için yırtıcı savaşlar yapıyorlar. Personality Neuroscience’ta yayınlanan yeni araştırmada, araştırmacılar şempanzelerin kişilik özelliklerinin beyindeki belli bir yapıyla bağlantılı olduğunu keşfettiler. Bu bulgu insanlardaki ruhsal hastalıkları daha iyi anlamamız için yardımcı olabilir.
Ünlü primatolog Jane Goodall 1950-60’larda Tanzanya’daki Gombe Ulusal Parkı’ndaki bir şempanze topluluğunu inceledikten sonra, şempanzelerin bizimkine benzer karmaşık kişilikleri ve duygusal yetenekleri olduğunu ifade etmişti. Hayvanların da kişiliklerinin olabileceği fikri 90’ların sonuna kadar pek rağbet görmedi. Ama artık şempanzelerin uzlaşmacı, nevrotik, empatik ve hatta psikopat kişiliklere sahip olabileceklerini biliyoruz.
Yakın zamanda Georgia Devlet Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütülen bir çalışma, şempanzelerin kişiliklerinin beyin yapısıdan nasıl etkilendiğini daha iyi anlamaya yönelikti. Kişilikler genetik ve nöral faktörlerin bir sonucu olarak gelişiyorlar ama açık bir şekilde toplumsal, kültürel ve sosyal etkilerin de bunların şekillenmesinde rolü var. Ancak şempanzelerdeki sosyo-kültürel etkiler kolaylıkla kontrol edilebildğinden, biyolojinin kişiliğimizi nasıl etkilediğini görmek için maymunlar çok daha elverişli model hayvanlar.
Ekip, tutulmakta olan 191 şempanzenin beyin görüntüleme verilerine ve kişilik skorlarına baktı. Özellikle, kişiliğin iki önemli beyin yapısının –amigdala ve hipokampüs- büyüklüğüyle nasıl ilişkili olduğuna odaklandılar. Amigdala duygu merkezimizken, hipokampüs hafızanın ana birimidir.
Araştırmacılar, her ne kadar nasıl hissettiğimize oldukça bağlantılı olsa da, amigdala ile kişilik arasında bir bağlantı bulamadıkları için şaşırdılar.
Çalışmanın başyazarı Robert D. Latzman, “Bunun muhtemelen açıklamalarından biri; amigdalanın, kişilik söz konusu olduğunda yapısına kıyasla işlevinin daha çok şey ifade etmesi olabilir” diyor
Ama hipokampüse geldiklerinde, araştırmacılar ilginç bir şey buldular. Daha geniş bir hipokampüs “alfa” denen davranış biçimi – daha az kontrollü ve kavgacı bir tavır sergileme- ve daha az derecede şartlı refleksin yitimi ve dürtüsellikle ilişkiliydi.
“Bu hipokampüsün sadece duyguları düzenlemede değil, aynı zamanda daha geniş eğilimlerin boyutlarının nörobiyolojik yerleşimlerinde (alfa yönelimi gibi) ve ince damarlı kişilik özelliklerinde (dürtüsellik gibi) öneminin altını çiziyor” dedi Latzman.
Alfa özellikleri aynı zamanda insanlarda da görülüyor ve çeşitli ruhsal sağlık durumlarıyla ilişkilendirilmiş durumdalar. O nedenle bu bulgular, potansiyel olarak bu gibi hastalıklara daha iyi tedaviler ve tanı koyma yöntemlerinin geliştirilmesinde bize yardımcı olabilir.
“Aynı psikiyatrik bozukluk için tanısal kriterleri karşılayan bireyler her zaman benzer belirtiler yaşamadıklarından genel olarak benzer temel kişilik özellikleri taşımaya meyilli oluyorlar.” diyor Latzman.
“Bu tür bir çalışma, bilim insanlarına ruhsal hastalıkların altında yatan eğilimleri hedefleyen girişimler geliştirmede yardımcı olabilir.”
Çeviri: http://www.iflscience.com/brain/link-between-brain-structure-and-personality-in-chimps-could-help-explain-mental-illness-/