Arkeoloji
Küçük T. rex Efsanesi Gerçek Oldu!
uzey Carolina Eyalet Üniversitesi ve Ohio Üniversitesi araştırmacıları, Nature dergisinde yayımladıkları yeni çalışmada “Nanotyrannus” adlı dinozorun gerçekten bağımsız bir tür olduğunu kanıtladı. Bu keşif, T. rex’in Kuzey Amerika’daki tek tiranozor olmadığını ve Kretase dönemi ekosisteminin daha zengin olduğunu gösteriyor.
Paleontoloji dünyasında onlarca yıldır süren bir tartışma nihayet sona erdi. Montana’daki Hell Creek Formasyonu’nda 1946 yılında bulunan küçük bir kafatası, uzun süre boyunca genç bir Tyrannosaurus rex bireyine mi, yoksa ayrı bir türe mi ait olduğu yönünde fikir ayrılıklarına neden olmuştu. Yeni araştırma, bu fosillerin Nanotyrannus adı verilen ve T. rex’in küçük bir akrabası olan farklı bir türe ait olduğunu kesin biçimde ortaya koydu.
T. rex, “Tiran Kral” unvanını devasa boyutlarıyla hak eden bir dinozordu: 13 metreye ulaşan uzunluğu ve 9 tonun üzerindeki ağırlığıyla dönemin en büyük avcılarından biriydi. Buna karşın, Nanotyrannus yalnızca 5,5 metre uzunluğunda ve yaklaşık 700 kilogram ağırlığındaydı. Ancak küçük olmasına rağmen hızlı, çevik ve güçlüydü; özellikle genç T. rex bireyleri için bile ciddi bir tehdit oluşturabilecek bir yırtıcıydı.
Kuzey Carolina Doğa Bilimleri Müzesi ve Eötvös Loránd Üniversitesi tarafından yürütülen yeni kazılarda, yaklaşık 67 milyon yıllık olağanüstü iyi korunmuş bir Nanotyrannus iskeleti bulundu. Ekip, kemiklerin büyüme dokusunu ve morfolojisini incelediğinde bu bireyin ergin olduğunu, yani genç bir T. rex olamayacağını tespit etti. Ayrıca kemik büyüme hızları ve sinir yapıları da T. rex’ten belirgin şekilde farklıydı. Bu veriler, 1946’da keşfedilen örneklerle karşılaştırıldığında aynı türe ait olduklarını gösterdi.
Araştırmacılar, Nanotyrannus cinsinin en az iki tür içerdiğini de belirledi: Nanotyrannus lancensis ve Nanotyrannus lethaeus. Bu küçük tiranozorların uzun bacakları ve güçlü kolları, onlara yüksek çeviklik kazandırıyor ve avlarına hızla saldırma avantajı sağlıyordu. Buna karşın T. rex daha ağır, yavaş ama kemik kırıcı bir ısırığa sahipti. Bu iki türün Kretase’nin son döneminde aynı coğrafyada, yaklaşık bir milyon yıl boyunca bir arada yaşamış olabileceği düşünülüyor.
Bu bulgular, T. rex’in Kuzey Amerika’daki tek yırtıcı tiranozor olduğu yönündeki eski görüşü çürütüyor. Araştırma, dinozorların yok oluş öncesinde hâlâ yüksek çeşitliliğe sahip olduklarını ve evrimsel açıdan dinamik bir ekosistemde yaşadıklarını ortaya koyuyor. Çalışmanın yazarları sonuçları şu sözlerle özetliyor: “Bu keşif, theropod araştırmalarında onlarca yıldır süregelen büyük bir taksonomik hatayı düzeltiyor ve dinozor çeşitliliğine bakış açımızı kökten değiştiriyor.”



