Patoloji
Küresel iklim değişikliği yunuslarda ölümcül deri hastalığını tetikliyor
Okyanusun en büyüleyici ve en dost canlısı hayvanı yunuslar, uzun bir süredir zor bir dönemden geçmekteler ve ne yazık ki bu zor dönemleri atlatanların sayısı çok az. Çok değil 15 yıl önce, 2005 yılında, New Orleans’ın, Katrina Kasırgası’ndan sonra, kıyılarında dolanan yunuslarda fark edilen deri hastalığının nedeni günümüzde kesin olarak tanımlanmış durumda.
Bilim insanlarının yaptığı yeni araştırmanın patolojik sonuçlarına göre, “Tatlı su deri hastalığı” tüm dünya çapındaki kıyı memelilerini etkiliyor ve vücutlarını büyük çapta kaplayan lezyonlara neden oluyor. Bugüne kadar nedeninin ne olduğu bilinmeyen bu gizemli hastalığın korkunç açıklaması: Yunusların yaşam alanlarındaki iklim değişikliğiyle bağlantılı olan çevresel değişiklikler.
Sausalito Kaliforniya’daki Deniz Memelileri Merkezi’nden Patolog Pádraig Duignan, “Bu yıkıcı cilt hastalığı, Katrina Kasırgası'ndan beri yunusları öldürüyor ve sorunu nihayet tanımladığımız için mutluyuz. Bu yıl Meksika Körfezi'nde rekor sayıda kasırga sezonu ve dünya çapında, iklim değişikliği nedeniyle, daha yoğun fırtına sistemleri göreceğiz. Bu yüzden yunusları öldüren bu yıkıcı salgınların daha fazlasını görmek kesinlikle mümkün olacak” dedi.
Tatlı su deri hastalığının belirgin lezyonları ilk olarak ABD'de görülmüştü, ama bir süre sonra bu sorunun dünyanın başka yerlerinde görülmesiyle Duignan ve ekibi çalışmalarını daha büyük bir hassasiyetle yürütmeye başladılar. Örneğin; Avustralya'daki iki yunusun ölümü aynı hastalığın kanıtlarını ortaya çıkardı. İlki 2007'de Victoria'nın Gippsland Gölleri’ndeki Burrunan yunusları (Tursiops australis), ikincisi ise 2009'da Batı Avustralya’da bulunan nehir sistemi Swan-Canning'deki Hint-Pasifik şişe burunlu yunuslarını (T. aduncus) etkiledi.
Avustralya’daki Murdoch Üniversitesi’nden Veteriner Patolog Nahiid Stephens, “Bu olayların tarihsel bir süreci olduğu için yapmamız gereken şeyler; yunusların bedenlerini incelemek, hastalığa özgü deri lezyonlarını karakterize etmek ve hastalığa neden olan şeyin ne olduğunu bulmaktı, kısaca otopsi yapmamız gerekiyordu. Daha sonra tüm dünyada bu veya buna benzer yunus ölümlerinin arasındaki bağlantıyı kurup ne kadar benzeşme olduğunu görmek için karşılaştırmalar yaptık” şeklinde açıklamada bulundu.
Analizlere gere bu ölümlerin arasında gerçekten de bir bağlantı mevcut. Tatlı su cilt hastalığı salgınları, kasırgalar ve fırtınalar gibi şiddetli doğa olaylarının ardından karaya büyük miktarda tatlı su yağmurunun düştüğü ve akabinde akarsuların nehirlere oradan da kıyı sularına doğru yol aldığı görülüyor. Bu tür ani sel olaylarının tehlikesi, Avustralya bölgelerinden gelen çevresel izleme verilerinin gösterdiği gibi, kıyı yunuslarının yaşadığı tuzlu suyun tuzluluğunu hızla azaltması ve haftalarca veya aylarca sürebilen hipersalin koşullarını oluşturmasıdır.
Yunuslar hipersalin koşulları belli seviyelerde veya sürelerde tolere edebilirler. Öte yandan yunusların tatlı suya uzun süre maruz kalmas;, yunusların derisinde ve kan kimyasında bir dizi değişikliğe neden olarak dermatit, lezyonlar ve diğer fizyolojik streslere neden olur. Böylelikle bu durum fırsatçı alglerin, diyatomların, mantarların ve bakterilerin büyük bir yıkıma neden olmasına imkan sağlar.
Stephens bu durumu şu şekilde açıkladı:
Derideki kırılmalar (dökülmeler ve çatlaklar) yunusların vücutlarında hayati önem taşıyan iyonların ve proteinlerin kaybedilmesine neden olur... Bu yüzden bunların hepsi dışarı sızarken tatlı su bu açıklıklardan hücum ederek şişliklere ve ülserlere neden olur. Lezyonlar, biz insanlardaki üçüncü derece yanıklara eşdeğerdir. Çok hızlı bir şekilde ölümle sonuçlanabilen korkunç bir yaralanma olarak tabir edebiliriz. Bu onları öldürür, çünkü [yunusların] kan dolaşımında elektrolit kesintilere neden olur ve sonunda organ yetmezliği ile sonuçlanan bir ölüm gerçekleşir. Yunuslar uçurumun eşiğine gelirlerse onları tamamen kaybedebiliriz. Çok yönlü olan iklim değişikliği sorunuyla mücadele etmeliyiz ve ayrıca yunuslara yönelik diğer tehditlerin azalmasını sağlamalıyız. Çok geç olmadan daha kaç defa insanların uyandırmak için çağrılar yapacağız?
Çalışmanın makalesine aşağıda paylaştığımız bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
https://www.nature.com/articles/s41598-020-78858-2
Kaynak: